
Hiçbir şey koşu bandında bir dakika kadar yavaş hissetmez.
Artık bilim insanları, koşmanın gerçekten zamanı algılayışımızı değiştirdiğini, ne kadar süredir çalıştığımızı abartmamıza neden olduğunu doğruladılar.
Araştırmacılar 22 katılımcıdan ekrandaki bir görüntüye iki saniye boyunca bakmalarını ve ardından aynı süre boyunca sonraki bir görüntünün görünüp görünmediğine karar vermelerini istedi.
Görev, hareketsiz durma, geriye doğru yürüme ve koşu bandında koşma gibi bir dizi farklı koşul altında gerçekleştirildi.
Analiz, katılımcıların koşarken zamanın geçişini yaklaşık yüzde dokuz oranında abarttığını ortaya çıkardı.
Bu, koşuya çıktığınızda veya spor salonunda birkaç kilometre kat ettiğinizde, bir dakika gibi gelen sürenin aslında 54,6 saniyeye karşılık geldiği anlamına gelir.
Önceki araştırmalar, bu fenomenin egzersiz sırasında artan kalp atış hızına bağlı olduğunu ileri sürmüştü.
Ancak yeni çalışma, etkinin temel olarak koşu için gereken denge ve koordinasyonu yönetmek için gereken büyük miktardaki beyin gücünden kaynaklandığını öne sürüyor.
Araştırma, katılımcıların koşarken zamanın ne kadar hızlı geçtiğini, hareketsiz durmaya göre olduğundan fazla tahmin ettiklerini ortaya çıkardı.
Günlükte yazmak Bilimsel Raporlar İtalyan Teknoloji Enstitüsü’nden ekip şunları söyledi: ‘Zamanın geçişine dair doğru bir algıya sahip olmak, birçok günlük aktivite için çok önemlidir. [but] olayların süresine ilişkin subjektif his çoğu zaman onların fiziksel süreleriyle eşleşmez.’
Bu, bir otobüsü beklemek veya mikrodalgada yemeğinizin hazır olmasını beklemek gibi günlük deneyimleri içerebilir; her ikisi de genellikle olduğundan ‘daha uzun’ hissettirir.
Bu arada, örneğin eğlenirken veya tatildeyken zamanın ‘uçup gittiği’ de bilinir.
Tommaso Bartolini liderliğindeki araştırmacılar, koşmanın katılımcıların zamanı yüzde dokuz oranında abartmasına yol açtığını, geriye doğru yürümenin de yüzde yedilik benzer bir çarpıklık yaratmalarına neden olduğunu buldu.
Koşmak, yüksek kalp atış hızına sahip olsa da, geri yürümekten önemli ölçüde daha fazla olmasına rağmen, zaman bozulmasının neredeyse aynı olduğunu söylediler.
Bu, etkinin kalp atış hızı gibi fizyolojik efordan değil, hareketi kontrol etmek için gereken bilişsel çabadan kaynaklandığını güçlü bir şekilde ortaya koyuyor.
‘Mevcut çalışmanın sonuçları, fiziksel aktiviteler sırasında gözlemlenen algısal zamanlama önyargılarını fizyolojik değişiklikleri yansıtacak şekilde yorumlarken çok dikkatli olmamız gerektiğini ileri sürüyor’ diye yazdılar.
‘Sonuçlar aynı zamanda zaman algısını araştıran bilim camiasını karmaşık motor rutinlerin yürütülmesinde yer alan bilişsel faktörlerin potansiyel kafa karıştırıcı rolünü dikkate almaya teşvik ediyor.’
Bilim adamları, koşmanın gerçekten zamanı algılayışımızı değiştirdiğini ve ne kadar süredir çalıştığımızı abartmamıza neden olduğunu doğruladılar (dosya resmi)
Öncesi araştırma tatil gibi heyecan verici bir şeyi sabırsızlıkla beklediğinizde zamanın gerçekten de uçup gittiğini ortaya çıkardı.
Irak’taki Al-Sadiq Üniversitesi’nden araştırmacılar, İngiltere’de yaşayan 1000’den fazla ve Irak’ta 600 kişiyle anket yaparak Noel’in veya Ramazan’ın her yıl daha hızlı geldiğine inanıp inanmadıklarını sordu.
Ayrıca katılımcıların hafıza işlevi ve geçen zamana olan dikkatlerinin yanı sıra yaş, cinsiyet ve sosyal yaşamlarını da ölçtüler.
Analiz, insanların sırasıyla yüzde 70 ve yüzde 76’sının Noel veya Ramazan’ın her yıl daha hızlı geldiğini bildirdiğini ortaya çıkardı.
Zamana daha fazla dikkat etmeleri, planlarını daha unutkan olmaları veya tatili sevdiklerini bildirmeleri halinde algılanan bu hızlanmayı bildirme olasılıkları daha yüksekti.
