ULUSAL BİLGİ – Enerji sadece bir emtia değil, bir bölgenin kalkınma yönünü belirleyen stratejik bir varlıktır. Optimum kullanımla bölgeler bağımsızlığı, ekonomik büyümeyi, açık istihdam fırsatlarını ve toplum refahını artırabilir.
Birçok bölgede, ister petrol ve gaz, ister jeotermal, su veya yenilenebilir enerji olsun, enerji potansiyeli ulusal ve hatta küresel düzeyde bölgesel rekabet gücünü artıran bir güç olma potansiyeline sahiptir. Ancak çeşitli sınırlayıcı faktörler nedeniyle Endonezya’daki bölgelerin bolluğundan tam anlamıyla yararlanılamıyor.
Aslında bölgesel yönetimler enerjinin ekonomik değerinin yönetilmesi, optimize edilmesi ve kullanılması konusunda daha büyük bir rol üstlenebilirlerse, bu sektör yalnızca merkeze gönderilen bir ham ürün haline gelmekle kalmayacak, aynı zamanda bölge ekonomisinin ana itici gücü olarak da gelişecektir.
Bunun nedeni, bölgelerin doğal kaynaklardan Gelir Paylaşımı Fonları (DBH), Katılım Faizleri, bölgesel vergi ve harçlardan elde edilen gelirler ve diğer gelir kaynaklarından elde edilen gelirler gibi çeşitli faydalar elde etme fırsatına sahip olmasıdır. Henüz optimal olmayan yönetim, genellikle sınırlı altyapı ve hala yukarı yönde duran katma değer nedeniyle ortaya çıkar.
Bu zorluklara yanıt vermek amacıyla, enerjinin aşağıya doğru yönlendirilmesi, potansiyeli gerçek ekonomik değere dönüştürmenin anahtarlarından biri olabilir. Tempo Enerji Günü (TED) 2025, hükümetin, sektör oyuncularının ve yatırımcıların uygun adımları formüle edebilmeleri için bir tartışma alanı sağlıyor.
Ham enerjinin katma değerli ürünlere dönüştürülmesi bölgesel düzeyde mini rafineriler, küçük LNG tesisleri ve hatta petrokimya tesisleri kurularak yapılabilir. Bir diğer fayda ise endüstriyel tedarik zincirinin güçlendirilmesinin yanı sıra bölgesel rekabet gücünün artırılmasıdır.
Ayrıca, yatırım programları, varlık yönetimi veya karbon ticareti yoluyla enerjinin ekonomik değerinin geliştirilmesi, bölgeler için yerel orijinal geliri (PAD) sürdürülebilir bir şekilde artırmaya yönelik yeni fırsatlar yaratabilir. Uygulanması merkezi, bölgesel ve özel sektör hükümetleri arasında işbirliğini gerektirir.
Enerji dönüşümünün bölgesel kalkınmanın motoru olarak daha hızlı işleyebilmesi için devletin destekleyici düzenlemelerin, uygun yatırım teşviklerinin ve şeffaf yönetişimin varlığını sağlaması gerekiyor. Bu destekle enerji artık yalnızca bir meta olarak değil, sürdürülebilir kalkınmaya geçişi teşvik ederken ekonomik egemenliği güçlendiren stratejik bir varlık olarak görülecek.
