Astımda devrim: Hastalık hakkında bildiğimiz her şeye meydan okuyan moleküller keşfedildi



Bunlar astımın şiddetini ölçmek ve tedavilerin etkinliğini izlemek için kullanılabilecek tamamen yeni biyobelirteçlerdir.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Case Western Reserve Üniversitesi’nden bir ekip, astım ve diğer inflamatuar hastalıkların tedavisinde devrim yaratabilecek yeni inflamatuar moleküller belirledi.

Alerji ve Klinik İmmünoloji Dergisi’nde yayınlanan çalışma, solunum yollarındaki inflamasyonun nedenleri hakkında onlarca yıldır kabul edilen teoriye meydan okuyor. Şimdiye kadar ana suçluların, alerjenlere veya solunum yolu tahrişine yanıt olarak beyaz kan hücreleri tarafından salınan moleküller olan lökotrienler olduğuna inanılıyordu. Bu bileşikler bronşların daralmasına neden olan bir zincirleme reaksiyonu tetikleyerek astımda görülen tipik solunum zorluğuna yol açar. Singulair gibi ilaçlar tam olarak bu eylemi engellemek için yaratıldı.

Şimdi, liderliğindeki araştırmacılar Robert SalomonKimya ve Oftalmoloji profesörü, “psödo-lökotrienler” olarak adlandırdıkları benzer moleküllerin, enzimler yerine serbest radikalleri içeren tamamen farklı bir kimyasal süreç tarafından üretildiğini keşfetti. Salomon, bunların “astımla ilişkili inflamasyonun gerçek kahramanları” gibi göründüğünü söylüyor.

Araştırmacı, serbest radikallerin vücuttaki yağları kontrolsüz bir şekilde oksitlediğini belirtiyor. SciTechGünlük. Astımlı kişilerde normalde bu oksidasyonu sınırlayan enzimler ve antioksidanlar eksik olabilir.

Bu keşif, mevcut ilaçların yaptığı gibi kendilerini etkilenen reseptörleri bloke etmekle sınırlamak yerine, oksidatif süreci durduran veya hafifleten tedavilerin önünü açıyor.

Bilim insanları hafif ve şiddetli astımı olan hastalardan alınan idrar örneklerini analiz ederek bunları sağlıklı insanlardan alınanlarla karşılaştırdı. Sonuçlar açıktı: astımlılarda dört ila beş kat daha fazla psödo-lökotrien vardı ve hastalığın şiddeti arttıkça konsantrasyon da artıyordu. Bileşikler, astımın şiddetini ölçmek ve tedavilerin etkinliğini izlemek için kullanılabilecek tamamen yeni biyobelirteçlerdir.

Ekip şimdi bu moleküllerin solunum sinsityal virüsü (RSV), çocukluk çağı bronşiyoliti ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi diğer solunum yolu hastalıklarındaki rolünü araştırmayı amaçlıyor.



Kaynak bağlantısı